15 Temmuz ve terör olayları gibi etkilerle 27 çeyrektir süregelen pozitif büyümenin kısa bir duraksama döneminden geçtiğinin altını çizen Yıldız, değerlendirmesinde şunları kaydetti;

“Türkiye ekonomisi 2016 yılının ilk iki çeyreğinde, iç talebin lokomotifliğinde yeni hesaplama yöntemine göre %4,5 oranında büyümüştü. Yılın 3. çeyreğinde ise ekonomik aktivitenin gözle görünür şekilde yavaşladığını ve böylece ekonominin 1,8 puan daraldığını gördük. Böylece Türkiye ekonomisi yılın ilk 9 aylık kısmında %2,2 büyümüş oldu.
3. çeyrekte gözlenen bu yavaşlamada 15 Temmuz darbe girişiminin etkileri elbette inkâr edilemez. Zira özellikle 15 Temmuz sonrasında yürütülen algı operasyonlarının ağırlıklı hedefi, Türkiye ekonomisinin uluslararası kamuoyundaki risk priminin yükselmesinden faydalanarak, yapay bir kriz oluşturmaktı. Son dönemde kurda yaşadığımız manipülatif dalgalanmaları da bu çerçevede değerlendirebiliriz.

“Gerçek potansiyelimizi yansıtmıyor”

Bu gelişmelere ihracattaki daralma ve turizm gelirlerindeki düşüş de eklenince, yılın 3. çeyreğinde ekonomik aktivitede gözle görülür bir yavaşlama gerçekleşmiştir. Bununla birlikte %1,8 oranındaki bu küçülme kesinlikle Türkiye ekonomisinin gerçek potansiyelini yansıtmamaktadır.
Son birkaç çeyrektir büyümenin çekici unsuru olan iç talepteki artışın 3. çeyrekte önemli ölçüde hız kestiği görülmektedir. Bu dönemde hanehalkı tüketiminde %3,2 azalış gerçekleşirken, bu oran geçtiğimiz çeyrek %3,7 artış düzeyindeydi. İç talebi artırmaya yönelik alınan tedbirler yılın son çeyreğinden itibaren ekonomik aktiviteye olumlu yansıyacaktır. Ancak orta ve uzun vadede %5’in üzerinde bir büyüme hedefliyorsak, ihracatın mutlak suretle artırılması ve dış talebin büyümeye katkısının kalıcı bir şekilde pozitife dönmesi gerekmektedir.
Yılın 3. çeyreğinde önceki yılın aynı çeyreğine göre %3,3 azalan ihracatımıza paralel olarak, bu dönemde GSYİH tablosundaki mal ve hizmet ihracatının %7,0 azaldığı görülmektedir. Bu tabloda Rusya ve Irak gibi önemli ihracat pazarlarımızda yaşanan daralmanın etkisi hissedilmektedir. Önümüzdeki dönemde bu kayıpların telafi edilmesi ve dış talebin arzulanan düzeye çekilebilmesi için, ihracatçılarımızın yeni pazarlara açılımını kolaylaştırmak amacıyla yeni Serbest Ticaret Anlaşmaları imzalanması ve mevcut anlaşmaların kapsamlarının genişletilmesi büyük önem arz etmektedir.

“Kısa bir duraksama, üretmeye devam etmeliyiz”

2. çeyrekte %4,7 oranında artış kaydeden yatırımların yılın 3. Çeyreğinde ise hız kestiğini görüyoruz. Bu dönemde inşaat yatırımlarının %2,6 artmasına karşın makine ve teçhizat yatırımlarının %2,7 oranında azalması, toplam yatırımlarda %0,6 puanlık bir düşüşe neden olmuştur. Yatırımlarda gözlenen bu gerilemenin, geçtiğimiz hafta açıklanan EKK kararlarının hayata geçirilmesiyle birlikte sona ereceğini düşünüyoruz. Zira yatırım teşvikini artıran, finansmana ulaşımı kolaylaştıran ve istihdam artışını gözeten bu kararların reel sektöre “can suyu” olacağını düşünüyoruz.
Ekonomi yönetimince alınan ek tedbirler neticesinde, önümüzdeki çeyrekten itibaren ekonomimiz yeniden ivmelenecek ve Orta Vadeli Program kapsamında hedeflenen 3,2 puanlık büyüme hedefi yakalanacaktır. Ekim ayında %2,0 oranında artış kaydeden sanayi üretimi ve Kasım ayına ait geçici verilere göre %9,9 genişleyen ihracat, son çeyrekte ekonominin hızlandığına işaret etmektedir. Bu bağlamda %1,8’lik daralmaya işaret eden 3. çeyrek verisini, Türkiye ekonomisinin pozitif büyüme süreci için “kısa bir duraksama” olarak görmeli, motivasyonumuzu kaybetmemeli ve üretmeye devam etmeliyiz.”


Kaynak: Haber Merkezi